www.ocianews.com/ bedava bahis bahis siteleri

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İBB iddianamesi: Gizli tanık uygulaması güvenilir mi?

İBB iddianamesi: Gizli tanık uygulaması güvenilir mi?

İBB iddianamesinde gizli tanık beyanları örgüt suçlamasının temeline yerleştirilirken, geçmişte Ergenekon'dan KCK'ya uzanan örnekler, "gizli tanık" uygulamasının güvenilirliğini yeniden tartışmaya açıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında hazırlanan "yolsuzluk" ve "örgüt" iddianamesi, sadece içerdiği suçlamalarla değil, bu suçlamaları taşıyan delil yapısıyla da tartışılıyor. Savcılık, rüşvet, ihaleye fesat, kamu dolandırıcılığı ve suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama gibi suçlamaların önemli bölümünü etkin pişmanlık beyanları, HTS kayıtları ve mali raporlarla kurarken "çıkar amaçlı suç örgütü" anlatısının iskeletini 15 gizli tanığın beyanları üzerine oturtuyor.

Meşe, Doğan, İlke, Çınar, Rüzgar, Maun, Gürgen, Mimoza, Köknar, Sekoya, Zeytin, Martı, Kartal, Şahin ve Ladin kod adlarıyla kayda geçen bu tanıklar, çoğu zaman somut bir rüşvet alışverişi ya da tekil bir suç eylemine tanıklık etmiyor; bunun yerine belediye içinde "sistem" adı verilen gayriresmi bir karar ağının varlığı, otellerde yapıldığı iddia edilen gizli toplantılar, jammer kullanıldığı iddiası ve para akışının "örgütsel amaçlarla yönlendirildiği" gibi çerçeve anlatılar sunuyor.

Bu tablo, Türkiye'de özellikle siyasi nitelikli soruşturma ve davalarda yıllardır süren "gizli tanık" tartışmasını yeniden alevlendirmiş durumda. Ergenekon'dan KCK'ya, ÇHD davasından Selahattin Demirtaş yargılamasına kadar birçok dosyada, gizli tanıkların ceza yargılamasında nasıl ve hangi sınırlar içinde kullanılacağı sorusu hala güncel.

15 gizli tanık: Örgüt anlatısını kuran katman

İBB iddianamesindeki deliller incelendiğinde, 143 eylem ve 196 ayrı suç isnadı içinde gizli tanık beyanlarının rüşvet veya ihaleye fesat suçlamalarının büyük kısmında doğrudan yer almadığı görülüyor. Buna karşılık gizli tanıklar, savcılığın "çıkar amaçlı suç örgütü" iddiasını kurarken başvurduğu hiyerarşi, gizlilik, kapalı toplantı düzeni ve "sistem" adı verilen para akışına ilişkin bölümlerde merkezi bir rol üstleniyor.

İddianamenin örgüt şemasını tarif eden bölümlerinde gizli tanık beyanları; belediye ve iştiraklerde resmi hiyerarşiden bağımsız işleyen bir karar ağı bulunduğu, bazı ihalelerin "yakın firmalara" yönlendirildiği, reklam ve kültür–sanat bütçelerinin belirli bir çevrede toplandığı, Cebeci maden sahasındaki dökümler ve Boğaziçi İmar üzerinden toplanan hediye kartlarının "örgütün finansmanı" için kullanıldığı iddialarını desteklemek için kullanılıyor.

Bazı gizli tanık beyanları yorum ve duyum niteliği taşıyor. Savcılık, bu anlatıları HTS eşleşmeleri, otel personeli beyanları veya şirket devir tarihleriyle dolaylı biçimde teyit etmeye çalışıyor.

Tanık koruma ve gizli tanık: Kanunda ne yazıyor?

Gizli tanık uygulaması, ceza yargılamasına 2005'te Ceza Muhakemesi Kanunu ile giren tanık koruma hükümleri ve 2008'de yürürlüğe giren Tanık Koruma Kanunu ile sistematik bir çerçeve kazandı. Amaç, özellikle mafya türü örgütlü suçlarda ve terör soruşturmalarında, hayatı veya yakınlarının güvenliği ciddi tehlike altında olan tanıkların korunmasıydı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, kanundaki düzenlemenin adının sanıldığının aksine "gizli tanık" olmadığını belirtiyor ve şöyle diyor:

"Ceza Muhakemesi Kanunu'nda gizli tanık diye bir düzenleme yok. Kanundaki düzenlemeye göre, tanık olarak dinlenecek kişilerin kimlikleri şayet belli olur ve bu da kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturuyorsa, bu halde kimlikleri saklı tutulur. Kimliği saklı tutulan tanığın, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklaması zorunludur. Tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir. Dolayısıyla kimliği belli bir kişi söz konusudur."

Sözüer, dava açıldığında kimliği saklı tutulan tanığın ses ve görüntüsünün değiştirilerek dinlenebileceğini, ancak her koşulda savunmanın soru sorma hakkının bulunduğunu vurguluyor ve ekliyor:

"En önemli husus ise yargısal içtihatlarda da vurgulandığı üzere sadece anonim tanık beyanına dayalı olarak mahkumiyet kararı verilemez. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin müstakar içtihatları da bu yöndedir."

Ergenekon'dan Demirtaş'a: Değişmeyen figür

Gizli tanık ve itirafçılar, özellikle 2007'den itibaren siyasi nitelikli birçok büyük davanın merkezinde yer aldı. Ergenekon ve Danıştay davaları, KCK soruşturmaları, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) davası, Gülen yapılanmasına ilişkin yargılamalar, DHKP-C dosyaları, HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın yargılandığı davalar bunlardan sadece bazıları.

Ergenekon davası 11 gizli tanık ifadesi üzerine kuruluydu. Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptığı dönemde bu soruşturma kapsamında tutuklandı ve dört ay cezaevinde kaldı. Cihaner'e suçlamalarda bulunan gizli tanık "Efe"nin, daha sonra Fethullah Gülen yapılanmasına mensup olduğu iddiasıyla yargılanan İliç Savcısı Bayram Bozkurt olduğu ortaya çıktı.

15 Temmuz sonrasında kaçarken yakalanmasının ardından "kaçma şüphesi yok" denilerek serbest bırakılan, ancak firar eden Bozkurt, "FETÖ/PDY üyesi olduğu", "yalancı tanıklık yaptığı" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kıldığı" gerekçeleriyle 15 yıl 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Firari savcının nerede olduğu hala bilinmiyor.

Selahattin Demirtaş'ın 142 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın iddianamesinde "Mercek" kod adlı bir gizli tanığın 2009 tarihli beyanlarına yer verilmiş, ancak yargılama sürecinde Mercek diye bir gizli tanığın hiç var olmadığı ortaya çıkmıştı.

FETÖ ve PKK adına suç işlediği ve casusluk yaptığı iddiasıyla yargılanan ABD'li Rahip Andrew Brunson hakkında ifade veren bazı gizli tanıklar, daha sonra beyanlarını geri çekmiş; bu süreç, gizli tanık uygulamasının ne ölçüde güvenilir olduğuna dair tartışmaları büyütmüştü.

ÇHD davasında da Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın yargılandığı davada da gizli tanıkların ifadeleri, uzun tutukluluk sürelerinde önemli rol oynadı.

Bu örnekler, gizli tanık müessesesinin pratikte çoğu zaman savunmanın aydınlatma ve sorgulama imkanını sınırlayan bir araç olarak kullanıldığı eleştirilerini güçlendiriyor.

Cihaner: Kanayan en büyük yaralardan biri

Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede Türkiye'deki gizli tanık uygulamasının yapısal bir sorun haline geldiğini belirtiyor ve şu ifadeyi kullanıyor:

"Gizli tanık mekanizması sadece İBB özelinde değil, bence ceza yargılamasının kanayan en büyük yaralarından biri."

Cihaner'e göre gizli tanık müessesesi, can güvenliği gerçekten risk altında olan, örgütlü suç yapıları hakkında içeriden bilgi veren kişileri korumak yerine, çoğu zaman maddi delil eksikliğini telafi eden bir aparat gibi kullanılıyor.

"Bir dönem neredeyse kadrolu gizli tanıklar vardı. Aynı kişi Doğubayazıt'ta da tanıklık yapıyor, Erzurum'da da başka bir şehirde de… Savcıların birbirine 'sizin oradaki gizli tanık gelsin burada da ifade versin' diye yazı yazdığına dair iddialar vardı. Bu kadar kirlenmiş, bu kadar dejenere olmuş bir müessese."

"Gizli tanık kullanmak için örgüt suçlaması gerekiyor"

Tanık Koruma Kanunu'ndaki düzenlemeyi hatırlatan Cihaner, gizli tanıklığın hangi suçlarda uygulanabileceğinin açık biçimde sınırlandığını anlatıyor:

"Kanun, gizli tanıklığı yalnızca müebbet hapis, ağırlaştırılmış müebbet veya alt sınırı 10 yıl ya da daha fazla hapis cezası gerektiren suçlarda mümkün kılar. Eğer bir suç örgüt faaliyeti kapsamında işlenmişse, bu durumda alt sınırı iki yıl ve daha fazla olan suçlarda da kullanılabilir."

Cihaner, İBB dosyasında da olduğu gibi, "örgüt" suçlamasının çoğu zaman bizzat gizli tanık beyanı üzerinden kurulduğuna dikkat çekiyor ve bunun yapısal bir çelişki yarattığını ifade ediyor:

"Yani gizli tanığın kullanılabilmesi için gizli tanıktan faydalanıyor. Gizli tanığın ifadesi örgüt suçunu var saydırıyor; örgüt suçu var sayıldığı için gizli tanıklığa başvuruluyor. Bu totolojik bir durum. Başlı başına bir garabet."

İBB dosyasında muhalefetin gündeme getirdiği, bazı şüphelilere ifade vermeleri için baskı yapıldığı, İBB borsası iddiaları ve gizli tanıklardan birinin intihar ettiği yönündeki iddialar da Cihaner'in dikkat çektiği alanlardan.

Bu iddiaların doğruluğu henüz yargısal olarak ortaya konmuş değil; ancak Cihaner'e göre, gizli tanık mekanizmasının kapalı ve denetimsiz yapısı, böyle bir baskı ihtimalini baştan güçlendiren bir zemin yaratıyor. Tanık gizli olunca baskının kimden kime olduğunun tespit edilemediğini, ilişkilerinin savunma tarafından sorgulanamadığını, bunun da adil yargılanma hakkı ile doğrudan çeliştiğini vurguluyor.

Sözüer: Geçmişten ders alınmadı

Prof. Dr. Adem Sözüer, tanık koruma düzenlemelerinin amacından saparak nasıl "cezalandırma aracına" dönüşebildiğini şöyle anlatıyor:

"Ülkemizde bu konudaki geçmişteki uygulama özellikle Özel Yetkili Mahkemeler döneminde Ergenekon ve diğer davalarda hukuka aykırı olarak uygulanmıştır. O dönemlerde kendini suçtan kurtarmak için veya başka tür çıkar sağlamak için gerçekte olaylar hakkında doğrudan bilgisi olmayan kişiler, kendilerine 'öğretilen' suçlamaları, bir kod adı alarak 'gizli tanık' şeklinde ifade olarak vermişlerdir."

Sözüer, bu hukuk dışı uygulamalardan ders almak gerekirken, günümüzde birçok soruşturmada gizli tanık iddialarına dayalı tutuklamalar yapıldığını söylüyor.

Gizli tanık beyanlarının soruşturma aşamasında gizli tutulması gerektiğini hatırlatan Sözüer, buna rağmen bu ifadelerin parça parça medyaya sızdırılarak soruşturulan kişiler hakkında bir "peşin mahkumiyet" atmosferi yaratıldığını belirtiyor:

"Ben şu anda iddianame ile ilgili Mahkeme henüz bir bir karar vermediği için yani soruşturmanın gizliliği devam ettiği için iddianamenin içeriğine ilişkin bir değerlendirme yapmıyorum. Bu nedenle kimi ceza hukukçularının 'iddianamenin içi boş değil' şeklinde kanaat açıklamalarını doğru bulmuyorum" diyen Sözüer, "sehven şüpheli yazıldığı" ileri sürülen isimler tartışmasına da değinerek eğer böyle bir durum söz konusuysa iddianamenin mutlaka iade edileceğini düşünüyor. Somut delil olmadığı halde kendini veya başkasını suçtan kurtarmak için ya da iradenin baskı altına alındığı hukuka aykırı menfaat vaadine dayanan beyanların ne tutuklamaya ne de mahkumiyete esas alınamayacağını söylüyor. Dava açıldığında bu konularda ne derece ciddi sorunlar olduğunun ortaya çıkacağını belirten Sözüer, şöyle devam ediyor:

"Dileğimiz benim 'kayıt dışı hukuk' dediğim hukuka aykırı uygulamalardan vazgeçilip, haksız tutuklamalara son verilmesi ve bir an önce Anayasamızda ve Kanunlarımızdaki yazılı kurallara uygun adil yargılamaların yapılmasıdır."

İBB soruşturmasında gizli tanığın ağırlığı

İBB iddianamesindeki deliller incelendiğinde, savcılığın suç örgütü iddiasını büyük ölçüde gizli tanık ve etkin pişmanlıkçı anlatılarıyla kurduğu, buna HTS/BAZ analizleri ve mali raporları ekleyerek bir "ilişki ağı" çizdiği görülüyor.

Etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen bazı şüpheliler, rüşvet zinciri, yüzde 10–15'lik "sistem kesintisi" ve ihalelerle bağlantılı para trafiği hakkında ayrıntılı beyanlar veriyor. Gizli tanıklar ise çoğu zaman bu anlatıların yanına yerleştirilerek iddia edilen örgütsel yapıya bir "arka plan hikayesi" sağlıyor, gayriresmi toplantı düzeni, talimat mekanizması, paravan şirket ilişkileri ve siyasi amaç iddiası gibi unsurları tamamlıyor.

İddianame henüz mahkemece kabul edilmiş değil. Kabul edilmesi halinde, örgüt yapısı, gizlilik iddiaları, para akışı ve rüşvet zinciri gibi başlıklarda gizli tanık anlatılarının güvenilirliği, diğer delillerle ne ölçüde örtüştüğü ve somut suç tipleriyle ne kadar bağ kurduğu davanın en tartışmalı eksenlerinden biri olacak.

Siyasi davalarda geçmişte yaşanan deneyimler, hem Cihaner'in hem Sözüer'in verdiği örnekler ve İBB dosyasında muhalefetin gündeme getirdiği iddialar, gizli tanık uygulamasının önümüzdeki dönemde de Türkiye'de ceza yargılamasının en sıcak tartışma başlıklarından biri olmaya devam edeceğini gösteriyor.

DW

YAZARIN DİĞER YAZILARI